|
|
|
|
|
|
|
CNN
Türk'te huzursuzluk Medya sektöründe
yaşanan işten çıkarmalar CNN Türk'e de yansıdı.
Jurnal.net'e ulaşan bilgilere göre, yaklaşık 350 kişilik
kadrosu olan CNN Türk'te 10 kişinin işten çıkarılması
kararlaştırıldı. Ancak yönetim, bu 10 kişiden
6'sının "5N1K" programından olmasını
istedi. Bu durum, kanalda huzursuzluk yarattı. İşten
çıkarmaların hangi çerçevede gerçekleştirileceği
önümüzdeki günlerde belli olacak. (Jurnal.Net
10 Mart 2001) Cumhuriyet'e abone olmak gerekecek Cumhuriyet gazetesi, web sitesini paralı hale
getiriyor. Gazeteyi, internetteki web sitesi üzerinden okumak isteyenlerin
abone olması gerekiyor. 29 mart tarihinden itibaren siteye girmek
için önce abone olmak, sonra kredi kartıyla abonelik ücretini
ödemek gerekecek. Amerika ve Avrupa'daki pek çok gazetenin uyguladığı
yöntemle Cumhuriyet'e abone olanlar, gazetenin arşiv, kitap,
bilim teknik ve diğer eklerine de ulaşma imkanı bulacak.
Cumhuriyet gazetesi, bu uygulamayla Türkiye'de bir ilki gerçekleştirmiş
oluyor. (Jurnal.Net10 Mart 2001) Turkish Daily News da kapattı İngilizce yayın yapan Turkish Daily News
gazetesinin Antalya Bürosu kapandı. Gazetenin basında yaşanan
ekonomik krizden etkilenerek Antalya bürosunu kapatma kararı
aldığı öğrenildi. Antalya'da 10 yıldır
faaliyet gösteren büronun temsilcisi Hasan Üstün, Akdeniz Üniversitesi
İletişim Fakültesi'nde öğretim görevlisi olarak görev
yapacak. (Jurnal.Net9 Mart 2001) MEDYADA KIYAMET BAŞLADI
Leman Dergisi 09.03.2001
Türk basını kurulduğu günden bugüne en
büyük depremini yaşıyor. Büyük son hazırlanıyor. Ne Abdülhamit,
ne kurtuluş savaşı, ne ikinci dünya, ne de darbe sonraları bu denli büyük bir
sarsıntı geçirmedi. Binlerce gazetecinin işten atılması, kırkyıl simge, marka
şöhretleriyle köşesinde yazıp çizenlerin kovulması, tüm gazete eklerinin
iptal edilmesi, daha da öte, arabalarına koyacak benzin, rotatifleri
döndürecek boya parası bulmakta zorlanıyorlar... Medyanın büyük sonu, 'ekonomik krizle'
hız aldı. Çünkü medyayı ayakta tutan, 1) Halkbank, Vakıfbank, Emlakbank gibi
bankaların yıllık reklam gelirleri, 2) Medyanın siyasi baskısıyla,
patronlarına 'enerji' gibi ihalelerin kapatılması. Şimdi, bankalar reklam veremiyor,
ihalelerin birçoğu yargıtay kapısında, iptal ediliyor. Yani, patrona dayalı,
patronun şirketlerine, ihalelerine dayalı medyamız, 'patronaj' yapısıyla
yaşayamacağını anladı. Son yirmi yılda çok acı bir tecrübe
yaşadık. İstanbul işgalinde dahi, Ankara'ya kaçıp çıkmayı başarmış İstanbul
basını, bugün, varolma yokolma savaşı veriyor! Maliyet hesapları çok basittir. Pazar günü evine götürdüğünüz Hürriyet gazetesinin toplam kağıt ağırlığı, bir milyonun üstündedir. Haftalık Tempo Dergisi'nin 'kitap' olarak değeri masrafı beş milyonun üstündedir. Bu açığı reklamla, teşvikle kapatıyorlardı, artık kapanmayacak! Bütün siyasileri, bütün halkı, bütün şirketleri, bütün, sanatçıları, 'kapısında kul', önünde el-pençe divan bulan, tantanasından, şarlatalığından, kibirinden, küstahlığından yirmi yıldır yanından geçilmeyen İstanbul medyası, kendi etti, bu hazin sonu, kendi hazırladı! Umur Talu gibi soylu gazetecilerin değil, Ayşe Armanlı, Ertuğurul Özköklü, Deniz Akkayalı 'medya' bitmiştir! Daha da beter olacaklar. Bir orospu sanatçının peşine yirmi kamera gönderen, (ki bu kameraların çoğunun maliyeti bir milyon dolar) halkın, ekonominin, belediyelerin, işçilerin, sorununa yirmi yıldır bir tek gün dönüp bakmayan, şaşaalı, şebekli, puştlu, Hıncal Uluçlu, dalevaracı, Rauf Tamerli ,Yavuz Donatlı, Mitci, iş adamlarının 'oyuncağı', mafya ve çetelerin gazcısı, medyanın bu hallere düşeceğini, herkes kestirebiliyordu. Ancak, bataklığına bu kadar hızla gömüleceğini biz de tahmin etmiyor, bir beş yıl daha ömür biçiyorduk! Ekonomik rüyalar gören yazarları baştacı eden, IBM Genel müdüründen, ABD Cumhurbaşkanı'ndan yazarlarına daha fazla maaş veren, yalanlarla, beş-on Türkiye Cumhuriyet Hükümeti bakanlarını oyalayan, reel milli ekonominin kaynaklarını getirip, borsa rantiyecilerinin kucağına atan, bu satılmış medyanın hazin sonuna hiç ağlamayacağız! Bu medya, halkını arkadan vurmuştur. Bu medya, halkını çıkar çevrelerine satmıştır! Bu medya, hükümetlerin-işadamlarının 'oyuncağı' olmuştur. Bu medya, Türkiye'nin son yirmi yılında, ahlakın, erdemin, insanlığın, siyasi kavganın, yaşam haklarının tüm değerlerini paramparça etmiş, bir büyük halkı, karamsarlığın, yoksulluğun, umutsuzluğun içine düşürmüş, ve Türkiye'yi, dış dünyanın egemen güçlerine bütünüyle 'sömürge' haline sokmuştur! Bu medya, piyasadaki tüm dengeleri, siyasetteki tüm dengeleri bozmuştur. İlerici, gerici, sağcı, solcu, batıcı, dinci, kemalist, vatansever, gibi, tüm siyasi fikri dengeleri altüst etmiştir! Bu medya, 'imajdan', 'süsden', 'boyadan' 'makyajdan' bir ülke yaratmak istemiş. Bu medya, 'sahtekarlardan', 'dolandırcılardan' , 'üçkağıtçılardan', gazeteciler ve siyasetçiler ve işadamları yaratmak istemiş, ortaya mafyalar ve çeteler ülkesi çıkmıştır. İşte hepsi yargı önünde. İşte hepsi kaçak. İşte hepsi rezil rüsva olup, köşelerinde kepazelik içinde kıvranmaktalar. Biz, on yıl aralıksız, bir gün dahi susmadan, işte bu medyaya karşı kavgamızı verdik. Birgün 'susacaklarını' biliyorduk, çünkü, halkın istediği, ahlağın istediği, insanlığın istediği tek şey, 'Dürüstlük' ve samimiyettir. Kimseye muhtaç olmadan, kimseden yardım almadan, yazı yazmaktır. Bugünleri gördük. Tanrı'ya şükrolsun, halkımıza müjdeler olsun! Kusursuz bi iflas, muhteşem bir kepazelik. Basın tarihimiz, daha feci bir rezil son yazmadı! Yüzyıllar boyu artık, geride kalan yırmi yılın sayfalarını, araştırmacılar, mizahçılar, yazarlar, deşip deşip yüzlerce yıl daha insanlar bu gazetelere gülecek, ne dangalaklıklar ne rezillikler olmuş diye, yüzlerce yıl daha hayretler içinde kalacak!. Biz, bu kavgaya sadece kalemimizle başladık, kalemimizle, kaldığımız yerden devam edeceğiz! Onların, bankaları, rotatifleri, Koç'ları, mafyaları, hükümetleri vardı. Bizim sadece kalemimiz ... İşte her hafta bayiye koşup dergimize alan okuycularımız, bu yalın kılıç kalemimize karşı bizim güvenimizi, inancımızı sağladı! Kalemimize karşı bu güvenimizi bizlere veren, tüm okuyucularımıza bir büyük savaş geride kalırken, tatlı mı tatlı, billur mu billur, temiz mi temiz iyi kalpli mi iyi kalpli, içten mi içten, teşekkürlerimizi sunuyor, iyi bayramlar diliyoruz...
|
|
|
|
|
|
||
|
|
|
||
|
|
Anasayfa - Medya Haberleri - Dosyalar - Kültür-Sanat - Medya`dan - Etkinlikler Takvimi - Arsiv - Linkler
- |
|
|
|
|
Iletisim: |
|
|