|
|
|
|
|
|
|
Z.Z.Bey PERŞEMBE GAZETESİ Hürriyet ve Aydınlık gazeteleri
Perşembe ile ilgili olarak akıl almaz yalanlarla dolu yayınlar yapıyorlar.
Konu mahkemeleri ilgilendirmekle birlikte fırsattan yararlanıp Hürriyet’in
köşe yazarını bir köşe yazısı ile değerlendirmeyi uygun gördük. Z.Z. Bey sürekli “zihniyet” ve „o
kafa” sözlerini kullandığı için önce bir espri ile başlıyoruz ve kendisini „O
Kafa Zihni Zihniyet Bey” (Z.Z.) olarak adlandırıyoruz. Z.Z. Bey yıllardır esas olarak milli davalarla
ilgili olarak yazıyor. ”Milli davalara” dört elle sarılmadığını gördüğü
dernek, kuruluş yahut kişilere veryansın ediyor. Kimler eline düşmedi ki Z.Z.
Bey’in! Kendisi İstanbul’dan tüm göçmenleri dikkatle izliyor ve bir yandan bu
davalar konusunda okuyucuyu eğitiyor, bir yandan da yoğun mücadeleler
veriyor. Zihni Bey’in bu zihniyetini anlamak için
kendisinden geçenlerde yakaladığımız çok özlü bir alıntı yapalım: „AABF’nin
(Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu) Türkiye’ye ilişkin en temel
politikalarda bile Avrupa’daki güç odaklarının bakış açısına sahip çıktığı
öne sürülüyor. Türkiye’nin temel çıkarlarına ters düşüldüğü izlenimi
...sıkıntı yaratıyor „.Z.Z.hemen devam ediyor,“ Kıbrıs’ta, Ege’de, AABF hangi
tezin yanındadır? Güneydoğu’ya nasıl bakıyor? Soykırım konusunda ne
düşünülüyor?” (Alıntı Hürriyet Gazetesinden, 7 Aralık 2000). Milli dava yahut milli politikalara örnekler
verelim: Alevi köylerine cami kurmak, alevi kasabalarına İmam-Hatip okulu
kurmak, Türk-İslam Sentezi diyerek Alevi asimilasyonu uygulamak, Alevi
çocuklarına zorla sünni din dersi vermek, Kürtçeye, Zazacaya yasak koymak,
sünni asimilasyoncu din derslerini Federal Almanya’da da sürdürmek... Demek
ki Z.Z. az yazmış, Alevilerin desteklemediği o kadar çok milli politikalar
var ki. Herhalde yer yetersizliğinden olsa gerek, Z.Z. bu milli davaları
zikretmekten kaçınmış. Z.Z. tek tip vatandaş istiyor. Ama
Alevileri, Kürtleri kardeş diye sevdiğini de iddia ediyor. Ey Z.Z.,
alevilerle kardeşiz diyorsun, niye bir gün olsun Alevi taleplerini yazmadın?
Hep Aleviler’den mi istersin sen? Bir kere de alevi köylerine yapılan
camilere karşı çıksana! Biraz da Kürtlere bir şeyler versene! Bir gün de
Türkiye’de Lazca diye bir dil konuşulduğunu ama okutulamadığını yazsana! Bir
kere de zorunlu din derslerine karşı çıksana! Bir kere de 20. yüzyılda ne
kadar Türk alevinin asimile edildiğini yazsana! Bir de aynı gazeteden komşusu Hurşit var. Vallahi o da „O Kafa”. Sayfalar uzalıyor,
kısalıyor, birinin ruhu öbürüne geçiyor, öbürünün üslubu diğerinde tezahür
ediyor. Bir alem yani bu komşu sayfalar. Z.Z.’nin komşusu Hurşit Çelebi
Almanya’daki Türk basını sözkonusu olunca Alman Basın Konseyi’ni yetkili
saymıyor. Zira Almanya’da yayınlanan herhangi bir Türkçe gazetede basın
ahlakına uymayan bir şey olunca Federal Alman Basın Konseyi’ne başvuran
Türk’e „muhbir” diyor Hurşit. Sonra o sayfa da yetmediği için galiba gaipten
araya girip uzatıyorlar ki, notlar düşülüyor. Demek ki sayfalar tek tip
uzamıyor. Z.Z. Bey’e yahut Hurşit Bey’e bir soru soralım: Kürtçe serbest olunca
„Avrupa’lı dostlarınız” Kürtçe yayınlanan gazeteler için Diyarbakır’da ayrı
bir Basın Konseyi mi istesinler yani? Zihni’nin
zihniyeti asimilasyoncudur, totalitaristtir. Z.Z., hak istedikleri zaman,
kimliklerini savundukları zaman, köylerinin, kentlerinin 1000 yıllık ismini
kullandıkları zaman ne Alevileri, ne Kürtleri, ne Ermenileri, ne Arapları
kardeş görür. Z.Z. 72 çeşit insanın yaşadığı Anadolu’yu Tek-tip yapmaya and
içmiştir. Not:
Perşembe’nin yayıncısı olarak bir de mahkeme faslına değinelim. Hürriyet
Gazetesi bir daha gazetemizin finansmanı konusunda işkembe-i kübra’dan
atarsa, Berlin Mahkemesi’nin kararına göre tazminat alacağız. (Alacağımız
para ile sayfa sayımızı tekrar 8’e çıkartabiliriz.) Bir de işkembe ile
başlayan hazım sisteminin son noktasındaki organlarından atanlar var son
zamanlarda: Alman Dış İşleri Bakanlığı’nın Perşembe’ye 5 milyon Mark
verdiğini yazdı Aydınlık Dergisi. Zevzek
enflasyonu başladı galiba. Adam bir de „aldığımız duyumlara göre“ diyor,
iddiasını ispat etmek için. Kimden „duyum” aldığını düşündükçe de „beleşten
maaş almak” bu kadar ayağa mı düştü diye gülesim geliyor. Talimatlı „duyum”
aldığında gene de bize bir telefon açsa, yahut Berlin Ticaret Sicil
Kayıtları’na bir baksa veya Almanya temsilcisine bir sorsa öğrenecek Perşembe
Gazetesi’ni kimin kaç paraya çıkarttığını! (Gazeteciliğin
nasıl yapılacağı konusunda bu kadarlık ipucu yeterli.) Alper Öktem
(Persembe 22.03-28.03.2001)
|
|
|
|
|
|
||
|
|
|
||
|
|
Anasayfa - Güncel - Medya Haberleri - Dosyalar - Kültür-Sanat - Medya`dan - Etkinlikler Takvimi - Forum - Arsiv - Linkler - e-Posta |
|
|
|
|
Iletisim: |
|
|