Neden ÖTEKI MEDYA?


Anasayfa
Güncel
Medya Haberleri
Dosyalar
Medya`dan
Öteki Türkiye
Kültür-Sanat
Etkinlikler Takvimi
Linkler

ARŞİV

e-Posta

 

Tantan-medya savaşında
İlk çarpışmalar

 

İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, 26 Mart akşamı NTV’nin “Gündemdekiler” programında Murat Birsel’in konuğuydu.

Bakan Tantan, orada da tıpkı daha önce katıldığı 32. Gün programında olduğu gibi -Star’ın deyişiyle- “Dan dan dan” konuştu. (“Tantan manşet attı, geri çekti”) Söylediği şeyler çok önemliydi, normal olarak bütün gazetelerin NTV’nin yayınını haberleştirmesi beklenirdi, ama bu olmadı. Büyük grup gazeteleri Tantan’ın medyaya yönelttiği sert eleştiriyi görmezden geldi. O nedenle, Tantan’ı NTV’de izleyemeyenler ancak bazı “küçük” ve “dinci” gazeteleri okudularsa olan bitenden haberdar oldu. Biz, Yeni Şafak’ın “Tekelci medya terör estiriyor” başlıklı haberinden aktaralım:

“İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, ‘Medya tehdit terörü estiriyor’ diyerek, tekelleşen medyanın yolsuzluk operasyonları önünde bir tehdit unsuru olarak durduğunu söyledi. (…) ‘Medyanın tehdit terörü var’ diyen Tantan, ‘medyanın hepsini değil, tekelleşen medyayı kastediyorum. Vatandaşın gerçek anlamda değil, yönlendirilmiş haber alma özgürlüğü var. Ama ilkeli davranan kanallar ve basın mensupları da var. Onlara da saygımız sonsuz.”

Bakanın sözleri, dediğimiz gibi, “tekelleşen medya”da yer almadı, ama ertesi gün onlar da girdi devreye, haberi verdiler, çünkü ayıp olacaktı. Çünkü, Gazete Sahipleri Birliği, Tantan’ın sözlerine sert bir cevap vermişti, bunu yayımlamamak olmazdı. Ama bu durumda da, “Peki Tantan ne demişti kardeşim?” diyebilecek okurlara karşı mecburen onun haberi de araya sıkıştırılıverdi.

Tantan’a cevabı da Milliyet’in “Gazete sahipleri Tantan’ı kınadı” başlıklı haberinden aktaralım… Gazete Sahipleri Birliği Genel Sekreteri Ömer Ersöz, şöyle demişti (Milliyet’te bu yönde bir ayrıntı yok, ama haber bize “tam metin” gibi geldi, bir bölümünü aktarıyoruz):

“Dürüstlüğü politikaya alet ederek, medya üzerinden siyasî prim beklemek, bugünkü başarıya omuz omuza birlikte ulaşan müesseselerle çalışanlarını birbirine düşürmeye çalışmak; geçmişteki bazı iktidarlar döneminde de deney ve geleneğine sıkça rastladığımız, ‘medyayı susturma yöntemleri’nin başarısız bir örneğidir.

“İçişleri Bakanı’nın, şimdiye kadar çözmesi gereken yüzlerce faili meçhul cinayet ve yolsuzluk dosyalarının hesabını vermek yerine, ‘medya terör estiriyor’ mazeret ve kolaycılığına sığınması, insaf ve gerçekle bağdaşmaz.”

Bu metnin “tekelleşen medya”da yer aldığı gün, Hürriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök de doğrudan doğruya Tantan’ı hedef alan bir yazı kaleme aldı. Bu yazının “mesele”yi ele alışındaki bakış açısıyla derneğin bakış açısındaki benzerliklerin üzerinde durmayı anlamlı bulmuyoruz. (Özkök, kendisiyle zamanın ekonomiden sorumlu devlet bakanı Güneş Taner arasındaki, Doğan Holding’e ait bir karton fabrikasına verilecek teşvike ilişkin telefon konuşmasında kendini savunurken, kendisinin hem gazeteci, hem de Doğan Holding İcra Kurulu üyesi olarak işadamı olduğunu söylemişti. O telefon görüşmesinin metnini okumamış okurlarımızın bir göz atmasını tavsiye ediyoruz: “Gazeteci mi yazıyor, işadamı mı?”

Kim, nasıl yorumladı?

Radikal yazarı Hakkı Devrim, önce, “darılmasın ama” diyerek, bakanın derdini iyi anlatan bir hatip olduğunu söyleyemeyeceğini belirtiyor:

“Kelime bulamıyor, cümle kuramıyor, ses tonunu ayarlayamıyor, girdiği konuda tutarlılığı sağlayamıyor; belki beceremediği, belki de aklından geçeni apaçık söylemekten çekindiği için, lafı uzatıyor da uzatıyor….”

“İçerik” konusuna gelince… Devrim, anlayabildiğini şöyle aktarıyor:

“Niyeti, Türkiye’de bir basın tekeli oluştu, bu yüzden halk doğru dürüst bilgilendirilmiyor, demek gibi geldi bana. (…) Merak ettim, ANAP, parti olarak bu konuda bir şeyler söylemek istiyor da, sözcü olarak Sadettin Tantan’ı mı seçmiştir?”

Bu son nokta üzerinde biraz duralım: Mesut Yılmaz’ın 24 Mart gecesi CNNTürk’te Taha Akyol’la konuşurken söylediklerini hatırlayınca, Hakkı Devrim’in belirttiği ihtimal güçleniyor.

Akyol, Mesut Yılmaz’a, “Son zamanlarda siyaseti devre dışı bırakmak isteyen bazı odakların varlığından söz ediyorsunuz, kim bunlar?” diye sorunca, Yılmaz -Akyol ve bazı başka gazetecileri “tenzih ederek”- bu odaklar arasında medyanın da yer aldığını belirtti.

Zaman gazetesi yazarlarından Rasih Yılmaz, başlatılanın, “devlete yakınlığıyla bilinen Mehmet Emin Karamehmet’in tek medya patronu haline getirilmesi operasyonu” olma ihtimali üzerinde durdu. (Rasih Yılmaz’ın söylediklerini okurken, bir ara Karamehmet’in Sabah’ın patronu haline gelmesinin arkasında benzer bir manüpilasyon olduğunu; “tehlike”yi sezen Doğan Grubu’nun Sabah’ı destekleyerek operasyonu durdurduğu yönündeki söylentileri de hatırda tutun.)

Şöyle diyor Rasih Yılmaz:

“Tapınak şövalyelerinin parmağının olduğu bir yolsuzluk ekonomisinden bahseden ve düğmeye basan Tantan, Bilgin Grubu’nun patronu hakkındaki suçlamalardan sonra Doğan Grubu ile ilgili iddialar ortaya attı. Şimdi ise bir medya teröründen bahsediyor. Ve işin ilginç yanı, bazı sun’i gündemlerle halkın gerçek haberleri öğrenmesi yerine, oluşturulmak istenen bazı özel haberleri almasının sağlandığı ifade ediliyor. (…) İki büyük medya patronundan birinin DGM’lik olmasıyla başlayan süreç diğerine sirayet edecek görünüyor. Ancak bu gelişmelerin sonucunu şimdiden kestirmek zor. Gündem değiştirerek yıllarca ekonomik imkânlar konusunda ülkenin bütün iç kaynaklarını hortumlayanların bir şekilde tasfiyesi sağlanırsa boşluk ne ile doldurulacak? Mehmet Emin Karamehmet gibi devlete yakınlığıyla bilinen bir isim tek patron haline mi getirilecek?”

Yeni Şafak’tan Mehmet Barlas, Tantan’ın “şifreli ve örtülü” ifadelerinden, birilerinin “Tekelleşen medya, siyaseti ve idareyi tehdit edip, terör yaratıyor, gibi anlamlar” da çıkartabileceğini hatırlatarak, Tantan’ın daha açık konuşmasını istiyor. Barlas, esprili bir üslupla bu tür anlam çıkarmaların neden hatalı olacağını şöyle dile getiriyor:

“Neden medya tekelleşsin ve kendi menfaat sistemi içine çöküp, idareyi ve siyaseti tehdit etsin ki?

“Medya banka mı boşalttı? Medya devlet ihalelerine mi girdi? Medya özelleştirmeden pay mı aldı?”

Haberler, yorumlar böyle…

”Medya”nın kendini savunurken söylediklerinin iler tutar yanının olmadığını, Ertuğrul Özkök’ün yazısıyla ilgili olarak yaptığımız değerlendirmeyi okuyunca anlayacaksınız.

Ayrıca bir internet sitesinin (Habertürk) haftalardır bazı belgeleri (büyük gazetelerin ellerini uzatsalar alabilecekleri belgeler bunlar) “bu haber gazetelerde çıkmayacak” klişesiyle aktardığını hatırlatalım. Ve bu haberlerin gerçekten de gazetelerde çıkmadığını…

Yalnız bu bile basının kendini savunacak halinin olmadığını göstermiyor mu?

Amacı ne olursa olsun, İçişleri Bakanı, basının bazı haberleri gizlediğini, bazılarını da manipülasyon amaçlı olarak öne çıkardığını söylerken haksız mı?

(28 Mart 2001)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Anasayfa - Güncel - Medya Haberleri - Dosyalar - Kültür-Sanat - Medya`dan - Etkinlikler Takvimi - Forum - Arsiv - Linkler - e-Posta

 

 

 

 

Iletisim:
e-Posta:
otekimedya@gmx.net
Fax: +49 (180) 50 52 59 60 69 47

webmaster: webmaster@otekimedya.com