Neden ÖTEKI MEDYA?
Anasayfa
Güncel
Medya Haberleri
Dosyalar
Medya`dan
Öteki Türkiye
Kültür-Sanat
Etkinlikler Takvimi
Linkler
ARŞİV
e-Posta
|
|
Haber
ve Olaya Bakış
Haberde gerçeği
(olayı) ele alırken, onu her yeniden üretimde gerçekten
bir o kadar uzaklaştığımızı göz önüne
almalı ve onu en doğal halinden uzaklaştırdığımızı
bilmeliyiz.
16/03/2001 NEZİH ORHON
BİA- 8 Mart 2001. ATV Gece Haberleri: Bolu Dağı'nda
yanan otobüs gösteriliyor. Boş bir şekilde yanan otobüs
görüntüsünün yanı sıra, üst ses ile yangının
zamanında fark edilmesinin daha büyük bir olumsuz sonucu önlediğini
işaret ediyor. Yolcuların zamanında 'rahat' bir
şekilde kurtulduğu belirtiliyor.
Bir gün sonrası. 9 Mart 2001. Kanal D Gece Haberleri.
Bolu dağında yanan otobüs haberi veriliyor. Ancak, bu kez
ATV Haberleri'ndekinden farklı bir içerik var. Bolu Dağı'nda
yanan otobüsten yolcuların 'son dakikada' tahliye edildiği
belirtiliyor.
Aynı olaya ait iki ayrı haber : Bizi habere ilişkin
bir gerçeğe ulaştırıyor. O da olaya bakış ve haberin verilişi .
Haberde canlılığın, dinamizmin ve izleyiciyi
çekecek olan gücün verilecek çatışmalarla sağlanacağı
düşünülmektedir. Aslına bakılırsa, çatışma
içeren olaylar çoğu zaman doğası gereği haber
özelliği kazanırlar.
Ancak, yukarıda verilen iki ayrı olaya bakıldığında
farklı bir durum göze çarpmaktadır. İki haber bülteni
aynı habere, farklı bakış açısından
bakmaktadır.
Amaç,yanan otobüsle ilgili durumu aktarmaktır. İlk
bültene göre, ikincisi olayı son derece trajik hale
sokmuştur. Belki de gerçekten olduğu şeklini yansıtmıştır.
Ancak, olayın önemi ve yaşanılan olayın sıcaklığı
iki kanalın haberlerinde farklı biçimde ele alınmıştır.
21 Şubat 2001. Erzurum'da bir ambulansla ilgili haber
aktarılıyor. Star Haber'de ambulansın gereksiz
yere geçiş üstünlüğünü kullandığı belirtilmektedir.
Show Haber'de ise, bu durumun tam tersi bir yaklaşımla,
yol isteyen ambulans şoförünün meydan dayağı yediği
belirtilmektedir. Ancak, haberin tam en sonuna gelindiğinde
ambulansta hasta olmadığı söyleniyor.
Yine aynı olay için iki farklı bakış açısı
söz konusudur.
Bütün bu örnekler bize haberde bakışı ve olaya yaklaşımı
işaret etmektedir.
Haberde gerçeği (olayı) ele alırken, onu her yeniden
üretimde gerçekten bir o kadar uzaklaştığımızı
göz önüne almalıyız. Onu en doğal halinden uzaklaştırdığımızı
bilmeliyiz. Bu noktada belirtilmesi gereken; belki de en önemli şey,
bütün bu belirtilenlerin haberde detaya gitmemek veya araştırmamak
anlamına gelmediğidir.
Magazinleşen Hayatımız
Televizyondaki programlarda ve özellikle haberlerde özel yaşantının
ne derecede magazinleştiği son dönemde en sık tartışılan
konulardan biri. Özel yaşantının ötesinde, en ciddi
programların , konuların da artık magazinleşme
eğiliminde olduğu da bir gerçek.
12 Mart 2001'de 'Televole' adlı programda Uludağ'da kayak
yaparken kaybolan bir gencin verilmesi ve çeşitli dramatik
etkiyi sağlayan çekimlerin, seslerin, ve benzerinin kullanılması
oldukça dikkat çekiciydi. Olayın kendisi ile programın
formatı birbirini hiç tutmuyordu .
Televole'yi eleştirmeye ne gerek olduğu sorulabilir.
O halde, yine 12 Mart 2001'de NTV'nin 18:00 haberlerinde yer
alan bir aktarım bizi ciddi bir şekilde düşündürecektir.
Belediye başkanlığı seçimleriyle ilgili
haberde Paris'teki duruma yer verilirken, Sol kanattan partinin
önde olduğu aktarılıyor ve aynı zamanda, 'partinin
eşcinsel başkan adayının önde olduğu'
ifadesi dikkati çekiyor.
Üçüncü cinsin ülkemizde de kabul edilir duruma geldiği
bugünlerde cinsiyet ayrımcı bir ifadenin bir haberde
yer bulması dikkate değer bir ayrıntı.
Bir düşünelim. 'Erkek aday önde' diyerek hiç haber aktarıyor
muyuz?! Eşitlik ilkesine biraz daha sahip çıkmak, belki
de habercilerin öncelikle dikkat etmesi gereken bir nokta olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Show TV'de yayınlanan 'Biri Bizi Gözetliyor' , son dönemde
belki de en ilgi çeken programlardan biri. Aslında, ne kadar
program olarak ele alınabileceği de ayrı bir tartışma
konusu.
7 kameranın 24 saat aktardığı gençlerin
bir ev-stüdyodaki yaşamını internetten izlemek bile
mümkün. Akla ilk gelen, özel yaşamın ne kadar ilgi çektiği
ve gözetleme isteğinin ne kadar baskın çıktığıdır
. Röntgenci metaforu kendini fazlasıyla ortaya koymakta röntgenci
izleyici kimliğinde karşımıza çıkmaktadır.
Her hafta bir oyuncunun diğeri tarafından (halk oylamasında
en çok oyu alan tarafından!) oyundan çıkartılıyor
olması ve bu yönde karar alınması da; oyunun kurallarından
biri.
Hayatın magazinleşmesine en güzel örnek, belki de balet
Tan Sağtürk'ün sorusunda yatmakta. Tüm krizlere, sorunlara, intiharlara
rağmen; oyuncunun diğer oyuncuyu elemede alacağı
kararı kendisine sorarken, şu noktayı rahatlıkla
dile getirebilmekte:
'Hayatının En Zor Kararı!'
Evet, böylesine zor bir karar eşiğinde, belki de hayatın
diğer önemli kararlarıyla uğraşmak ve yüzleşmek,
gerçek hayatın içinde her gün ayrı sızılarla
yaşayan diğer gençlere düşüyor!
|
|
|