|
|
|
|
|
|
|
”Derin” dansçıZ.Abidin Kızılyaprak Kıvrak
dansçı Hüsamettin Özkan”Derin devlet” içinde de dansını
sürdürüyor. Gölge Başbakan olarak anılıyor. Gizli açık
her pazarlıkta onu görmek mümkün. Tarikatçılıktan batık
bankalara kadar her yerde O var… Yıl
1968 İstanbul’da bir salon…Pistte, 18 yaşında
bir delikanlı, kız arkadaşıyla birlikte bütün
dans figürlerini ustalıkla ”döktürüyor”… Akranlarının
çoğunun daha o gün ABD 6. filosunun Türkiye’ye gelişini
protesto etmek için sokaklara dökülmüş, coplanmış,
gözaltına alınmış olması delikanlının
umurunda değil: Onun hayatında eğlenceden danstan gayrısına
yer yok… Ve sonuçlar açıklanıyor: Birinci, söz konusu
delikanlı ve kavalyesi… O,
Hüsamettin Özkan’dı ve ilan edilmiş dans krallığından,
ilan edilmemiş fiili politik liderliğe uzanacak hayat çizgisinden
henüz kendisi de habersizdi… Çerkez
kökenli muhafazakâr bir ailenin çocuğu olan Özkan, 1950 yılında
Kayseri’nin Develi ilçesinde doğdu. Ailesi İstanbul’a
göçünce O’nun okul hayatı da bu kentte sürdü. Pertevniyal
Lisesi’nden mezun oluncaya kadar dans, onun her şeyiydi.
Galatasaray İktisat ve İşletmecilik Yüksek Okulu’na
girdikten sonra, kavalyesiyle arasının bozulmasının
da etkisiyle, dansı bıraktı. Okul sonrası, Çiğdem
ile evlendi ve müteahhit abisinin yanında iş hayatına
atıldı. Abisi
Necdet aktif bir CHP’liydi fakat Hüsamettin için politika hiç
ilgi çekici değildi. Danstan sonraki yeni hobisi futbol ve gece
hayatı daha zevkliydi… Politikayla aktif teması 1990’da
gerçekleşti. Bu yıl İstanbulıBayrampaşa’daki
ara seçimde DSP lideri Bülent Ecevit, abisini belediye başkanı
adayı yaptı. Ecevit bu seçim nedeniyle İstanbul’da
karargâh kurunca, Hüsamettin’in Ecevit ailesiyle ilişkisi
de arttı: Ecevit’i kendi arababasıyla gezdiriyor,
güvenini kazanıyordu. Ecevit’in isteğiyle DSP’ye
önce üye oldu, bir yıl sonra parti meclisine getirildi ve aynı
yıl yapılan milletvekili seçimlerinde DSP’den İstanbul
milletvekili seçildi. Bu seçimlerde DSP ancak 7 milletvekili çıkarabilmişti.
Bir yıl sonra, CHP yeniden açılınca, bu yedi parlamenterin
beşi CHP’ye geçecek; Ecevit’i terk etmeyen iki kişiden
biri, Hüsamettin Özkan olacaktı… Özkan,
hayatının ilginç kıvrımlarında tanıştığı,
ilişkide bulunduğu simalarla yakın teması parlamentoda
da sürdürecekti. Bu uğurda rakip partilerden dostlarının
yolsuzluk dosyalarının temize havale edilmesi için de, ”Susurluk”
aktörlerinden Mehmet Ağar’ın dokunulmazlığının
kaldırılmaması için de çalışacaktı;
O, politikası ”politikasızlık” olan yeni
dönem politikacılarının en güzide temsilcisiydi. Partisi
1996’da ANAP’la ve 1999’da ANAP’ın yanı
sıra MHP’yle koalisyon kurduğunda da bu özelliğiyle
hemen öne çıktı, koalisyon pazarlıklarında kulislerin
baş aktörü haline geldi. Dans ustalığı ile futbolculuğu
şüphesiz işe yarıyordu; girift pazarlıkları
kıvrak öneriler ve şık çalımlarla sonuca ulaştırıyordu. Kamuoyu
onu pek tanımıyordu ama, özellikle partisinin parlamentoya
birinci parti olarak girdiği 1999 seçimlerinden sonra o artık
sıradan bir ”nefer” değildi. Bülent ve Rahşan
Ecevit’in sonsuz güven beslediği bu kişiyi atlayarak
bir tayin yaptırmak bile imkânsız hale gelmişti. O
kadar ki, yeni Cumhurbaşkanı seçimi gündeme geldiğinde
O’nun aday olmasını öneren Tansu Çiller’e Ecevit
şu yanıtı verecekti: ”Yapmayın Tansu hanım;
onsuz ben ne yaparım?..” Kamuoyunun
bilincine, Başbakan Ecevit TV’de açıklama yaparken
onun hep arkasında duran, dikkatle liderini izleyen O’na
notlar uzatan, etkileyici olmaktan uzak tiz sesinin TV’lerden
çok nadir duyulabildiği, kepçe kulaklı bir adam olarak giren
Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan’ı
hasta olduğu söylenen Ecevit’in halefi olarak görenler
az değil. Basında,
ABD kongresine verilen bir raporda da isminin bu şekilde anıldığı
yazıldı. Eğer böyleyse, Ecevit’in sekreteri ya
da rençberi görüntüsü veren ve ”Ecevit varoldukça varım;
o yoksa ben de yokum” diyen Özkan’ın yetenekleri
arasına oyunculuğu da eklemek gerekecek. Kahramanımızın
başı bir süre tarikatçılık iddialarıyla,
yakınlarda ise yolsuzluk söylentileriyle ağrıdı.
Partisinin bir ilçe örgütünün Uğur Mumcu’yu anma toplantısı
düzenlemesini ”Ne toplantısı; bir dua okuyun yeter”
diyerek engellemesiyle tanınan Özkan’ın Fethullah
Gülen’le ilişkili olduğu iddiası uzun süre yankılandı.
Ancak hem bu iddia, hem de geçtiğimiz ay ortaya çıkan ”Egebank
yolsuzluğu” içinde kaynanasının da bulunduğu
yolundaki söylentiler, ilginç bir hızla kesildi. Kimbilir; belki
kıvrak dans figürleri ve futbol çalımları bir kez daha
işe yaramıştı… Íimdilerde ise Murat Demirel’e
bankasına el konulacağını haber vermekle suçlanıyor.
Ancak O, buna da çalım atacak kadar kıvrak dansediyor… |
|
|
|
|
|
||
|
|
|
||
|
|
Anasayfa - Güncel - Medya Haberleri - Dosyalar - Kültür-Sanat - Medya`dan - Etkinlikler Takvimi - Arsiv - Linkler - e-Posta |
|
|
|
|
Iletisim: |
|
|