Neden ÖTEKI MEDYA?


Anasayfa
Güncel
Medya Haberleri
Dosyalar
Medya`dan
Öteki Türkiye
Kültür-Sanat
Etkinlikler Takvimi
Linkler

ARŞİV

e-Posta

 

Gazeteciler Meclisi Girişimi'nde bir süreden beri gazetecilerin tartıştıkları bir özlemi, Ragıp Duran'ın kaleminden ilk kez kamuoyuna açıyoruz:

BAĞIMSIZ GAZETE DEVRİMİ

Tencere-tava yahut benzinlik promosyonlarıyla kandırılarak değil, mezarda bile okumak isteğiyle alabileceğimiz, temiz, dürüst ve bağımsız bir gazete için neler yapabiliriz? Gazetecilerin patron korkusu olmaksızın "doğru haber" yazabilecekleri, devletin rantına bağlı olmayan Bağımsız Gazete bir hayal midir?.

Devlet hortumu, promosyon rüşveti ve yalan habercilikle zehirlenmiş gazeteci ve okur kanı, devrim niteliğindeki bu değişime hazır mı? Arkadaşımız Ragıp Duran, son yazısıyla işte bu sorulara cevap arıyor, dünyadan başarılmış örnekler vererek soruyor: "Şimdiye kadar bilip öğrendiğimiz tüm kavramları, tüm uygulamaları, tüm ilişkileri değiştirebilecek miyiz?" Sorunun cevabı sizde. Bu tartışmaya katkılarınızı bekliyoruz.

BAĞIMSIZ GAZETE DEVRİMİ

Sadece GMG değil, tüm meslek çevrelerinde hatta okurlar kesiminde de artık Bağımsız Gazete Projesi konuşuluyor, tartışılıyor. Ama, uzun olmasa da orta vadeli bu projenin önünde önemli engeller var. En önemlileri…

Medyadaki son dev işsizlik krizi 'BAĞIMSIZ YAYIN' projelerini yeniden gündeme getirdi. 'Gazetecilerin Gazetesi', 'Özgür Gazete', 'Mülksüzlerin Medyası', 'Yurttaş Gazeteciliği'…vs… deyimleri daha geniş çevrelerde tartışılıyor. Hatta kağıt parasından, yayın politikasına, mülkiyet şeklinden çalışma tarzına kadar inen ayrıntılar yazılı projelere bile konu oluyor. Kuşkusuz bu olumlu bir gelişme. Yine de, yirmi yılı aşkın bir süredir böyle bir fikir üzerine okuyan, yazan, araştıran birisi olarak, mevcut durum hakkındaki gözlem ve değerlendirmelerimi, sentetik notlar halinde, tartışmayı zenginleştirmesi amacıyla kaleme almayı ve sizlere iletmeyi tasarladım:

PROJE, MEVCUT KRİZDEN BAĞIMSIZ DÜŞÜNÜLMELİ

Bağımsız Gazete Projesi, esas olarak bugün işinden olanların sığınabileceği bir mecra değil. Neredeyse acil bir şekilde, 'İşimiz yok, zaten eskiden çalıştığımız gazeteler, radyolar, televizyonlar da kötüydü, hazır bir araya gelmişken, eh bu GMG çatısı altında toplananlar da fena çocuklar değil, hemen bir gazete, dergi, radyo, televizyon ya da olmadı bir İnternet sitesi kurup işimize devam edelim' dendiğini duyar gibiyim.

Evet, bir yandan işsizlik krizi ve egemen Türk medyasının zirveye yaklaşmakta olan yozlaşma ve çürüme süreci nedeniyle, Bağımsız Gazete, acil bir ihtiyaç olarak, eskisine oranla daha çok gazeteci tarafından hissediliyor ve telaffuz ediliyor. Keza, okur açısından bakıldığında - ki bu bakış açısı genel olarak bence yeteri kadar önemsenmiyor- halen Türkiye'de, devletten, hükümetten, askeriyeden, ekonomik güç odaklarından bağımsız, hepsine eşit mesafede durabilen bir yayın, okur açısından da giderek önemli bir ihtiyaç haline geliyor.

İşsizlik krizi ve medyanın krizi, Bağımsız Gazete ihtiyacını sadece daha geniş kesimlere duyurdu. Ama bu iki olumsuzluk, Bağımsız Gazete gibi, yepyeni bir projenin gerçekleşebilmesi için gerekli olsa da yeterli koşulların tümünü oluşturmaya yetmiyor.

Vahim bir nokta daha var ki, o da, işinden olanların, bugün egemen medya tarafından işlerine geri çağrılsa, kaçının bu öneriyi rededebileceği.

Ekonomik güçlük içine düşmek, Bağımsız Gazete projesinin olmazsa olmaz bir koşulu değil. Bu nedenle, mevcut kriz sürsün ya da sona ersin, Bağımsız Gazete Projesini, ki uzun vadeli bir projedir, gerçekleştirmek için çalışmaları sürdürmek gerekir.

YERLİ VE YABANCI ÖRNEKLER

Bağımsız Gazete Projesi 2001 yılının bir icadı değil.1960'lardan bu yana 5-6 girişimden haberdarız. Sadece ben son 3 projede bilfiil yer aldım. Ne var ki bu projeler ya ölü doğdu ya da kısa süreli oldu. 1978 yılındaki Aydınlık gazetesinden, Aziz Nesin'in 'On Binlerin Gazetesine', Sokak'tan Expres'e, Özgür Gündem'den Gaste'ye…. Militan, alternatif gibi sıfatlara da sahip olarak egemen medyadan farklı medya organları oluşturulmaya çalışıldı. Ne var ki, kısa ömürlü de olsa başarılıların, ölü doğan ya da hayata geçirilemeyen projelerin esaslı bir dökümü,değerlendirilmesi, bilançosu çıkarılmadı. Nerede, ne zaman, neden ve nasıl yanlış yaptık? Ya da doğru yaptık? sorularına ayrıntılı yanıtlar veremiyoruz halen. Zaten 150 yıllık Türk basın tarihinde gerçek anlamda bağımsız gazete ve bağımsız-özgür gazetecilik geleneği yok denecek kadar zayıf olduğu için, bugün neredeyse herşeyi sıfırdan başlatmak gibi bir güçlükle karşı karşıyayız.

Le Monde, Canard Enchaine, Picardie, Liberation ya da Tageszeitung örnekleri son zamanlarda sıkça anılıyor. Bu örnekler ayrıntılı bir şekilde incelenip tartışılmalı. Ne var ki, Tanzimat'tan bu yana ulusal standart olarak benimsediğimiz aktarmacılık, kopyacılık hatta taklitçilik, Bağımsız Gazete Projesi için yararlı bir yöntem değil. Sözkonusu örnekler, Fransa ya da Almanya'da tamamen farklı siyasal, toplumsal, ekonomik ve en önemlisi demokratik koşullarda doğdu, büyüdü, gelişti. Çölde gül yetişmeyeceğine göre, çölün ve gül'ün özelliklerini, ayrı ayrı ve ayrıntılı olarak bilmemiz, yarın öbürgün mesela dağlık bir bölgede buğday yetiştirmek konusunda bize, az da olsa, bazı bilgiler verebilir.

BUGÜN ESAS HALKA OLARAK NE KAVRANMALI?

'Adam gibi gazete' ya da 'Gazete gibi gazete' gibi kulağa hoş gelen deyimlere rastlıyorum. Ancak bu deyimlerin içeriğini herkes kendine göre ve farklı bir şekilde doldurabiliyor. Bu nedenle bana bugün, kağıt fiyatından dağıtım meselesinden, hatta genel yayın politikasından da önemli ve öncelikli olarak BAĞIMSIZ GAZETE'nin ne olduğunu, nasıl olduğunu tartışmak, esas halka olarak görünüyor. Tanım lazım. Fikir lazım. Gelenek oluşturmaya başlamak lazım. Kültür yaratmak lazım. Alışkanlık lazım. Yaklaşım ve perspektifleri ısıtmak, yoğurmak lazım.

KÖKLÜ VE TOPYEKÜN BİR DEĞİŞİM LAZIM

Aslında son derece zor bir görevle karşı karşıyayız. GMG bünyesinde gözlemleyebildiğim kadarıyla en az 2-5 en çok 20-25 yıl kıdemli meslekdaşlar var. Yaş ortalamasının da 25-30'larda dolaştığını hesaba katarsak bir devrim niteliğindeki köklü ve topyekün değişimin ne denli zor bir iş olduğu ortaya çıkar. Biz şimdiye kadar hiç Bağımsız Gazetecilik yapmadık! Bağımsızlığın ne olduğunu, yaşamadığımız için bilmiyoruz, bilemeyiz. Gazeteciliğin de bilindiği ya da uygulandığı konusunda derin kuşkularım var. Gazetecilik son derece siyasi, ideolojik, kültürel ve toplumsal bir uğraş. Medyanın siyaset, iktisat ve toplumla ne denli içiçe ve ne denli boyutlu ve karşılıklı etkileşim içinde olduğunu hepimiz biliyoruz, yaşıyoruz. Türkiye tarihi, toplumu, siyaseti, egemen ideolojisi ve ekonomisi bize şimdiye kadar Bağımsız Gazetecilik yapmaya izin vermedi. Bundan sonra verip vermeyeceği de meçhul. Ama Bağımsız Gazetecilik yapabilmek için çevre koşulları henüz tam olarak oluşmamışsa da bunu bekleyecek vaktimiz yok. Süreci hızlandırmak için mevcut koşullar altında ne yapabiliyorsak onu yapacağız.

Biz kendimiz Bağımsız Gazetecilik yapmamış olmamızın yanısıra, Bağımsız Gazetecilik yapılan bir ortamda da büyümedik, yaşamadık, tanık olamadık. Bu da başka bir eksiklik, başka bir olumsuzluk.

Şimdiye kadar bilip öğrendiğimiz tüm kavramları, tüm uygulamaları, tüm ilişkileri değiştirebilecek miyiz?

Gazete nedir? Haber nedir? Muhabir kimdir? Ne yapar? Okur kimdir? Haber kaynağı ile ilişki nasıl kurulur? Biz kime ve ne için haber yapıyoruz? Kamu yararı nedir? Özel çıkar nedir? Gazetecilik nasıl yapılır? sorularına şimdiye kadar verdiğimiz tüm yanıtları silip yeni yanıtlar yaratmamız gerekir. Bu işin nispeten teknik yanı. Daha vahim ve daha zor bir başka alan ise bizzat biz kendimiz. Kendimizi değiştirmek zorundayız. Dün Hürriyet'de çalışıp üç gün sonra Bağımsız Gazete'de çalışmak mümkün mü? Haber Müdürü ile ilişkimizden yazı yazma tarzımıza kadar her şeyi hemen değiştirebilecek miyiz? Dahası, yıllardır, on yıllardır etkisi altında kaldığımız, artık kültürümüzün, değer yargılarımızın önemli bir parçası haline gelmiş rekabet, kıskançlık, süsleme, cilalama, gösteriş milliyetçilik, bencillik, paraya tapma gibi olumsuzluklardan kurtulmadan Bağımsız Gazete çıkarabilir miyiz?

OLUMSUZU BİLİYORUZ OLUMLUYU YARATMAMIZ GEREK

Babıali ya da İkitelli'de minimum iki yıllık deneyim bile, ortalama düzeyde algılaması olan herhangi bir kişiye, Türk egemen medyasının olumsuzluklarını kolayca kavratabilir. Çoğumuz da neden ve nelerden yakındığımızı biliyoruz, farkındayız. Proje hazırlarken ya da ideallerimizden sözederken, ne yazık ki genellikle 'Benim kafamdaki gazetede X olmayacak, Y olmayacak, Z kesinlikle yapmayacağız' diyerek, hep olumsuzdan tarif ve tanım yapıyoruz. Çünkü henüz olumlu proje oluşmadı. Bu proje Medyanın Kemal Derviş'i tarafından oluşturulmayacak, Merkez Komite ya da Bağımsız Gazete Tanrısı tarafından da gökten inmeyecek. Proje KOLLEKTİF olarak oluşturulacak. Projeye katılmak isteyen herkes, adım adım, fikir fikir, tuğla tuğla örecek Bağımsız Gazeteyi. Mülkiyetin çalışanlara ait olması, yayın politikasının kollektif bir şekilde oluşturulması yetmiyor. Herkes içine sindire sindire, eski kötü alışkanlıklardan süreç içinde arınarak, iyi niyetli gayrı-memnun iş adamlarından mali yardım isteyerek değil, okurlarla, toplumun en geniş kesimi ile birleşerek hep beraber oluşturacak bu projeyi ve yine hep beraber somuta dönüştürecek. Kamu yararını savunan bir yayın ancak böyle oluşur.

20.Mart.2001

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Anasayfa - Güncel - Medya Haberleri - Dosyalar - Kültür-Sanat - Medya`dan - Etkinlikler Takvimi - Forum - Arsiv - Linkler - e-Posta

 

 

 

 

Iletisim:
e-Posta:
otekimedya@gmx.net
Fax: +49 (180) 50 52 59 60 69 47

webmaster: webmaster@otekimedya.com