|
|
|
|
|
|
|
Diktatör ve yobaz sahte aydın kafasına
hayır! TÜRK halkının gerçek beklentilerinin gündeme
yansıyabilmesi için öncelikle “dediğim
dedik”çi sözde aydın kafasıyla hesaplaşmak
gerekiyor. Sözde aydın kafası, kendi doğrularını halka rağmen dayatma sevdasında. Demokrasiyi babasının çiftliği sanıyor... Ancak
kendi tercihlerine uyan görüşleri demokratik sayıyor... Hoşuna gitmeyen
görüşler ise insanlık için zararlı oluyor... Bunların örtbas edilmeleri,
sansürlenmeleri gerekiyor! Bizim öğrencilik yıllarımızda sosyal faşist diye bir moda deyim
vardı... Şimdi de bu “demokratik faşistler”
çıktı. Demokrasi, bütün görüşlerin özgürce temsil
edilebilmesi için var; değil mi? Düşünceyi ve insanlığı ileri götürecek olgu
güç de farklı görüşlerin uygarca çatışmasından doğacak. Tıpkı Ziya
Paşa’nın dediği gibi: Barika-i hakikat, müdavere-i efkardan doğar. Yani “Gerçeğin şimşeği, fikirlerin çatışmasından
doğar.” Ya bizim amigo aydınlar? Bunlar “solcu” filan da değiller; öyle olsalar,
hiç değilse diyalektiğin bu temel kuralına saygılı davranırlar! Bunlar, kendilerini ermiş yerine koyuyorlar... Hakikati yalnızca kendileri
bulmuşlar, öteki görüşler gereksiz ve huzur bozucu! Ey sevgili okurlar; şu yazdığımıza lütfen
bir mim koyunuz: • Demokrasi için en büyük tehlike,
işte bu “yobaz aydın” kafasından
doğuyor. • Gerçek demokrasi için bu “diktatör aydın “lara dur demek gerekiyor! Biz, doğruların gerektirdiği yerde
demokrasi ve halk adına bunu yapmaktan hiç geri durmayacağız... Demokrasi, hepimiz için! “DEMOKRATİK” ÇAĞRIYA BUYRUN... Kendi görüşünden başkasına saygısız “aydın”
(!) kafasının bir örneğini, AABF yönetimiyle ilgili yazılarımız nedeniyle
lnternet’te bize karşı açılan bir zavallı kampanya (?!) oluşturuyor. Yücel Feyzioğlu, Molia Demirel, Engin Korelli ve Orhan
Bahçıvan adına şu metne destek verilmesi isteniyor: “Sevgili dostlar, Şu alttaki yazı anlaşılacağı üzere, bir protesto mektubu. Eğer altına imzanızı koyup bir iki gün içinde gönderirseniz sevinirim. Engin Korelli Y. Feyzioğlu’nun hazırladığı ve önerdiği yazı: Kamuoyuna: Gazeteciliğin olmazsa olmaz kuralları vardır. Gazeteci; “Kim? Ne? Nerede?
Ne zaman? Nasıl ve Niçin?” sorularına doğru yanıt bulmak ve bu yanıtı çeşitli
kaynaklardan doğrulatıp sonra haberi yayınlamak zorundadır. Bu kural
gazeteciliğin altın anahtarıdır. Bunu yaparken patronu dahil, hiçbir
kişinin, kurumun, partinin, ya da bir örgütün, bir dini ya da etnik kuruluşun
veya ticari grupların çıkannı gözetmez. Tiraj artırma kaygısına kapılmaz.
Hatta mensubu olduğu devlete karış da bağımsızdır. Onun bir ajanı gibi
davranamaz. Kendini devlet yerine koyamaz. Haberlerinde tarafsız ve
gerçeklerin yanında olmak zorundadır. Devletine ve halkına o zaman hizmet
etmiş olur. Bu kurallara uymazsa: - Yanlış
ve yalan haber yayarak gerçekleri anlamsız hale getirir. Toplumda bilinç bulanıklığına,
karmaşaya yol açar. - En
tehlikelisi de toplumu cepheleştirir, gerer, birbirine karşı uzlaşmaz
kardeşler haline dönüştürür. Insanların birbirini demokratça dinleme,
uygarca anlaşma, birbirlerini farklılıklarıyla benimseme ortamını yok eder. Belki
bundan tek tek kişilerin çıkarları olabilir. Ancak bundan ne ülke, ne de o
ülkede yaşayan geniş yığınlar yararlanabiir. Endişe duyuyoruz: Bizler, kültür, sanat ve edebiyat alanlarında etkin bireyler olarak
Hürriyet Gazetesi Avrupa Koordinatörü Ertuğ KarakLıllukçu’ nun yukarıdaki
kurallara uymayan tehlikeli yayınlarını izliyoruz. Bir bakıyorsunuz Yeşilleri
hedef almış, oradaki diri unsurlara saldırıyor. Bir bakıyorsunuz doğru dürüst
çeviri yaptırmadan ve anlamadan Avivpa’daki kendi dostlarımızı salvo ateşine
tutmuş. Sap samana karışıyor. Daha da ileri giderek okura militanlık görevi
yükleyip protesto eylemleri örgütlüyor. Son haftalarda Almanya Alevi
Birlikleri Federasyonua karşı düzenlediği kampanya da bunlardan biri. Endişe
duyuyor, Basın Konseyi’nden, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden bu duruma
karşı önlem almalarını bekliyor, beklentimizi de kamuoyuna açıklıyoruz. Saygılarımızla. İmzalar Yücel FEYZİOGLU Molla DEMİREL Engin KORELLI Orhan BAHÇIVAN.” MADALYONUN TERSİ Biz bu
arkadaşları üzmek ve kırmak istemiyoruz. Türk kökenli gençler olarak
Almanya’da sanat ve edebiyat yapıyorlar. Bundan böyle de olumlu her
adımlarında seve seve yanlarında oluruz.
Hürriyet, onların da gazetesi. Ama yukarıdaki
metne itirazlarımız var! 1.
Insan, kendi kendisinden “kültür, sanat ve edebiyat alanlarında
etkin bireyler olarak” diye söz etmez... Ayıp kaçar. Lütfen biraz tevazu! 2.
Gazeteciliğin’
temel kurallarının çiğnenmesine, yukarıdaki metinden güzel örnek olmaz: Bizim
yazdıklarımızın yanlış olduğunu, bizim AABF yönetimine yönelik iddiaları
tiraj kaygısıyla dile getirdiğimizi, devletin
ajanı gibi davrandığımızı nereden çtkarıyorsunuz? Sizin gibi düşünmeyen
insanları ajanlık ile suçlama
hakkını size hangi sanat ve edebiyat anlayışı veriyor? Biz de size“kimlerin ajanısınız?” diye sorsak
hoşunuza gider mi? 3.
Yine Alevi
toplumunun içinden ortaya atılan iddiaların haklılık payını araştırmadan,
kendi metninizle savunduğunuzun tersine o insanlarla da konuşmadan böyle
karalayıcı olmayı içinize nasıl sindiriyorsunuz? Nerede kaldı “aydın bağımsızlığı?”
Bu yaptığınız kimlere hizmet oluyor? 4.
Karşı tarafa
kulak vermezseniz, bir tarafın amigosu
olursunuz, sahibinin sesi konumuna düşersiniz. Bu da sanatçı duyarlılığı ile hiç
bağdaşmaz. Gerçek sanatın muhalefete daha yakın olduğunu hiç
unutmamalısınız! Bakınız, Federasyon binasının Mozayik şirketine kredi almak
için ipotek edildiği AABF Denetleme Kurulu raporunda yazılıdır ve bu da bir
haber için yeterli unsurdur. Neden biraz da bu gerçeği anlamaya
çalışmıyorsunuz? 5.
AABF yönetimiyle
ilgili iddialar bizim uydurmalarımız değil; yine o camiadan gelen itirazlar
ve biz de görevimiz gereği bunların aydınlanmasını
istiyoruz. “Sanatçı” olarak
sizin bundan rahatsız olmanız, yalnızca bir çıkar birliğini düşündürür... Dikkat edin! 6.
“Tehlikeli yayınlar”ı, “Yeşiller’e saldırı”yı, “Kendi
dostlarımıza salvo ateşi’ni nereden çıkarıyorsunuz? “Dostlarımız”
dedikleriniz kimlerdir? “Saldırı” nerededir? Hiç örneklemede bulunmadan
böyle toptan karalayıcı olmaya ne hakkınız var? Bu tavır, yukarıda
yazdığınız kurallara uyuyor mu? 35 yıllık gazeteciye gazetecilik dersleri
vermeye kalkışmadan önce kendinizi sorgulamayı öğreniniz! 7.
Bu gazeteyi her
gün yaklaşık 350 - 400 bin kişi okuyor. Demek ki bu köşe
her gün 350 - 400 bin kişinin denetimi altında. 0 insanların
sezmediği “tehlikeleri” siz
nereden çıkarıyorsunuz? Bu sansürcü tavrınızla o insanları rencide ettiğinizi
hiç mi düşünmüyorsunuz? 8.
Sansürcülüğü
savunmayı sanatçı ve aydın kimliğiyle nasıl bağdaştırıyorsunuz? Almanya’da
asıl “endişe verici” olan, işte bu tavırdır. Ortada bir suç
varsa Almanya’da yasalar vardır, açıklama ve tekzip müessesesi vardır, mahkemeler
ve tazminat talepleri vardır. Yoksa bunlar size yetmiyor mu? TARTIŞMAYA KATILALIM Bu arkadaşlar,
ilişki için telefon - faks numarası ve Internet adresi de vermişler. Demokratik katkı
için bunları biz de veriyoruz: Tel-Faks:
02366 - 39 138 E-Mali:
yuecelfeyzioglu@aol.com Değerli
okurlarımızın, özellikle de yurt dışındaki sevgili gençlerimizin bu demokratik
tartışmaya katılmaları, genç sanatçı arkadaşlarımız için umarız ufuk açıcı
olur... Onlara yardımcı olalım... Kimbilir, belki
bu amaçla bir “karşı metin” de biz
hazırlarız. Yaşasın demokrasi! Ertuğ Karakullukçu, Hürriyet Gazetesi, Ocak
2001 Karakullukçu’
dan aydın ve sanatçılara proje suçlaması:
‘Proje üretiyorlar para
alıyorlar’
Dün bir Alevi okurumuz
telefon etti. Şunları söyledi: ‘Yanlış anlaşılmasın
İnternette size karşı kampanya açtıklarını belirttiğiniz Yücel Feyzioğlu, Molla
Demirel, Engin Korelli ve Orhan Bahçıvan Alevi değildir.’ Peki Alevi toplumuyla hiç mi
ilgileri yoktur? O halde AABF yönetimi ile ilgili eleştirilere niçin tepki
gösteriyorardı? Değerli okurumuz, bu soruya
şu cevabı verdi: ‘Bu kişiler, Alevi toplumuyla ilgili projeler üretiyorlar. Bunun karşılığında Alman devletinden Avrupa Fonundan para alıyorlar.’ Aynı şekilde bazı Alevi Derneklerinin toplantılarına da Panelist şeklinde katılır ve para alırlar.’ Bu bilgi doğru değilse,
ilgili kişiler bir zahmet haber versinler düzeltelim. Bilgi doğruysa, Alevi
toplumuyla ilgili hangi projeleri ürettiklerini ve karşılığında nereden ne
aldıklarını açıklayabilirler mi acaba? Ertuğ Karakullukçu, Hürriyet
04.01.2001 |
|
|
|
|
|
||
|
|
|
||
|
|
Anasayfa - Güncel - Medya
Haberleri - Dosyalar - Kültür-Sanat - Medya`dan - Etkinlikler Takvimi - Forum - Arsiv - Linkler - e-Posta |
|
|
|
|
Iletisim: |
|
|